Boş Eve Girerken Nasıl Selam Verilir?

Boş Eve Girerken Nasıl Selam Verilir?

Allah Teâlâ buyuruyor ki;

“…Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin.”

(Nûr Sûresi, 61)

Kendimize Nasıl Selâm Veririz?

es-Selâmü aleynâ ve alâ i’bâdillâhi’s-sâlihîn

Anlamı:

Selâm bize ve Allâh’ın sâlih kulları üzerine olsun!

Boş bir eve girdiğimizde böyle selam verilir.

Kuran-ı Mecid ve Tefsirli Meâl’i Alisi Nûr Sûresi, 61:

…Allâh tarafından (vaad edilen büyük sevaplarla) bereketlenmiş (ve duyanın gönlünü) pek hoş (eden, hayırlı ve uzun) bir sağlık dileğiyle (din ve soy bakımından) kendileriniz (yerinde sayılan kimseler)e selâm verin / (girdiğiniz yerler boş veya mescit gibi yerlerse: “Selâm bize ve Allâh’ın sâlih kulları üzerine olsun!” anlamına gelen: “es-Selâmü aleynâ ve alâ i’bâdillâhi’s-sâlihîn” sözünü söyleyerek) kendi nefislerinize selâm verin/! İşte Allâh (bu üstün ahkâmı ihtivâ eden) âyetleri böylece (misli görülmemiş bir açıklamayla) sizin için beyan etmektedir. Tâ ki siz (açıklanan hükümleri iyice) anlayasınız (da gereğiyle amel ederek iki cihan saâdetini kazanasınız)!

Boş bir yere (odaya/eve) girilirken “es-Selâmü aleynâ ve alâ i’bâdillâhi’s-sâlihîn” diyerek selâm verilir.

Borçtan Kurtulma ve Helal Rızık Duası

Borçtan Kurtulma ve Helal Rızık Duası

Bir mükâteb* Ali Radıyallahu Anh’a gelerek şöyle dedi:

Borcumu ödeyecek gücüm yok, bana yardım et.

Ali Radıyallahu Anh şöyle cevap verdi:

Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bana öğrettiği duayı ben de sana öğreteyim mi? Bunu okumaya devam ettiğin takdirde üzerinde dağ gibi borç olsa bile Allah Teâlâ onu ödemene yardım eder. Şöyle dua et:

Zenginlik ve Helal Rızık Duası

(Tirmizî, Daavât 111)

Okunuşu:

“Allâhümmekfinî bihelâlike an harâmik ve ağninî bifazlike ammen sivâk.”

Anlamı:

“Allahım, bana helâl rızık nasip ederek haramlardan koru. Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme”

* Mükâteb, henüz köle olan ancak esir tutan kişinin belirlediği parayı ona ödemek şartıyla hürriyetine kavuşabilen kişidir.

Bolluk, Bereket, Rızık ve Zenginlik Duası – Cübbeli Ahmet Hoca

Bolluk, Bereket, Rızık ve Zenginlik Duası

Rızık bolluğu için denedim, çok bereket buldum, size de tavsiye ediyorum.

Sabah namazının sünnetini kıldın. Ardından Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ruhuna bir Fatiha okuyorsun. Sadece Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ruhuna, başka katmıyorsun, anne babanı katmıyorsun.

Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ruhuna El-Fatiha dedikten sonra, bir Fatiha okuyup, ondan sonra bu duayı okuyorsun:

Bolluk Bereket Rızık ve Zenginlik Duası

“Yâ Allâhu, Yâ Hayyu, Yâ Kayyûmu, Yâ Vâhidu, Yâ Ehadu, Yâ Vâcidu, Yâ Cevâdu, Yâ Kerîm. İnfahnî minke bi nefhati hayr, inneke alâ külli şey in Kadîr.”

Cübbeli Ahmet Hoca Efendi

Kaynak:
Youtube Resmi Kanal: Cübbeli Ahmet Hoca
Rızık Bolluğu İçin Denedim, Çok Bereket Buldum, Size de Tavsiye Ediyorum – 26 Tem 2017

Lâlegül Dergisi, Temmuz 2017 (Rızık Bolluğu İçin Okunması Tecrübe Edilmiş İsm-i Şerîfler)
Lâlegül Dergisi satın almak için bu adresi ziyaret edebilirsiniz:
lalegul.net

Tîcânî meşâyihından Seyyid Muhammed Ekensûs Hazretleri bir mektubunda ihvânına bulunduğu vasiyet.
(Muhammed er-Râdî el-Idrîsî el-Hasenî, Tercemetü maʻlemeti me’âlimi Sûs, 1/314)

Bitcoin Haram Mı? Kripto Sanal Para Yatırmak Caiz Mi?

Sanal Paraların Alınıp Satılması Caiz Mi?

Soru:

Bitcoin vb. sanal paraların alınıp satılması caiz midir?

Cevap:

Esasında para bir mal değildir. Yani mal hükmü vardır ama değişim aracıdır. Çok önceleri insanlar buğday üretiyorlar, parayı henüz icat etmemişlerdi. Gidiyor buğdayı veriyor, karşılığında incir alıyordu. Yani kendi ürettiği malı veriyor, ne almak istiyorsa onu alıyordu. Bu da insanların ticaretini, alışverişini zorlaştırıyor. Yanında mal getireceksin, onu satacaksın, karşılığında mal alacaksın. Sonra altını, gümüşü para olarak insanlar kullanıyorlar. Altın gümüş hilkatte(yaradılışta) para. Uzun yıllar altın gümüş devam etti. Sonra fülüsler yapıldı. Hatta yakın zamana kadar (70’lere kadar) kağıt paralar altın paraya oranla devletler o kadar kağıt para basabildiler. Daha öncesinde ise bu kağıt paralar Evrak-ı Nakdiye demiş olduğumuz bankaya paraya yatırıyordu insanlar, banka ona bir kağıt veriyordu, burada bu kadar paran var diye. Sonra bunlar altının gümüşün yerini aldı, onları para olarak kullanmaya başladılar. Peki bu parayı kim basıyordu? Devlet basıyordu. Arkasında devlet var, yani devletin o finansal gücü var, onu muhafaza ediyordu.

Peki şimdi işte bu sanal paraların arkasında bir devlet yok, uydurma bir para bu. Yani bir anda sizin yatırdığınız şu kadar bir hesabınız var, şu kadar adınıza bir para işlem görüyor. Bir anda hepsini kaybedebilirsiniz. O zaman burada zarar var, burada kumar var, burada aldatma var. İslam bu şekilde bir alışverişe müsaade etmez.

Sonra bu şekilde bir işlem piyasayı durdurur. İmam-ı Gazali Hazretleri buyuruyor ki; İslamiyet niçin faizi haram kılmıştır? Bir adam 10 lirası var, 10 lirayı faize yatırınca oradan 12 lira, 2 lira faizden kazanacak. Bunu biliyor. Hiç yorulmadan, terlemeden 2 lira kazanacak. Ne yapar? İmanı yoksa o parayı faize yatıracak. Çünkü adam çalıştırmayacak, iş kurmayacak, iş kuruyorsunuz riski var, üretiyorsunuz vs. Acaba pazar bulabilecek misiniz, arz talep nasıl olacak? Bütün bu riskler, hepsi sizi bekliyor. Ama faizli bir adam için bunlar yok. Yatırıyor 10 lira, alıyor 12 lira. Peki bütün insanlar, buraya yönelince ne olacak? O zaman iş alanlarında bir daralma olacak, istihdam olmayacak, üretim olmayacak. Yani üreteceksiniz ki, insanlar da bunu tüketecekler. Ama bir tarafta faiz varsa, yorulmadan insanlar para kazanıyorsa bunu tercih edecekler. Onun için İslamiyet faizi haram kılmıştır. Allah ile ve Resulü ile savaşmak olarak onu değerlendirmiştir (Bakara-279).

Peki orada haksız yere insanların kazancını almak var, sömürmek var. Burada da aynı durum var. Bitcoin vs. sanal paralar hepsi bu bapta değerlendirilir. Mevcut halleriyle bir Müslümanın onunla işlem yapması haramdır, caiz değildir.

Yani esasında para bir değişim aracıdır zaten. Onun üzerinden para kazanırsanız hayatı kilitlersiniz, üretim olmaz, yatırım olmaz.

Küresel güçler, faizle, bu tür paralarla insanları rahat sömürüyorlar. Kendi ülkelerini kalkındırmışlar. Şimdi alem-i İslam uyanmasın, sanayi kuruluşları olmasın, teknoloji ve hamlelerini yapamasınlar, parayı belli yerlerde toparlayalım, onları kendi gücümüz tasarrufumuz dairesinde kullanalım, onun yolu yöntemlerinden birisi bu.

Dr. İhsan Şenocak Hoca Efendi

Kaynak: Bitcoin | İhsan Şenocak (13 Ocak 2021)
Youtube Resmi Kanal: İhsan Şenocak

bitcoin haram mı, sanal para caiz mi, ethereum haram mı, kripto para kullanmak haram mı, bitcoin almak caiz mi

Belaya Uğrayanı Görünce Okunacak Dua

Belaya Uğrayanı Görünce Okunacak Dua

Hz. Ömer ve Hz. Ebû Hüreyre (Radıyallâhu Anhümâ) anlatıyorlar:

“Resulullah (Aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
“Kim bir belaya uğrayanı görünce şu duayı okursa:

Belayı def eden dua
“Elhamdülillâhillezî âfânî mimmebtelâke bihî ve faddalenî alâ kesîrim-mimmen haleka tefdîlâ”

Artık yaşadığı müddetçe, bu bela ne olursa olsun ona mâruz kalmaktan muaf kılınır.”

(Tirmizi, Da’avât 38, (3427, 3428); İbnu Mâce, Dua 22, (3892))

Manası: “Seni imtihan ettiği şeyde bana âfiyet veren ve birçok yarattığından beni üstün kılan Allah’a hamd olsun!”

Mesela hasta oldu adam yürüyemiyor, kalkamıyor, felç olmuş, dengesiz, dengesini sağlayamıyor, konuşamıyor, gözü görmüyor, kulağı işitmiyor, böyle başına bir hastalık gelmiş veya iflas etti adam, zarar ediyor adam, kazanamıyor, hem bedeninde hem malında böyle bir iptilaya uğramış bir adam gördüğünüzde ve sizde de bunlar yoksa; sakatlığınız yok, malınızda bir zararınız yok, hemen yine Allah’a bağlanın.

Tabii burada hassas bir nokta var. Bir adama “Allah sana verdiği(belayı, musibeti) bana vermedi” derseniz adamın kalbi kırılır. Bu, insanın Cenâb-ı Hakka kendindeki nimete karşı şükür etmesi gerektiğini anlatan bir hadis. Bu iyiliğin, nimetin, sağlığın, malın, mülkün, makamın Allah’tan geldiğini her durumda hatırlaması gerektiğini, buna şükretmesi gerektiğini anlatan bir hadis. Ama böyle hasta bir adama “sendeki hastalığı Allah bana vermedi” dedin mi adamın kalbi kırılır. Bunu da düşüneceksin diyor, bu senin açından böyle. Adamın kalbi kırılacaksa gene Allah’a hamd edersin ama bunu adamın suratına söylemezsin.

Usul, kendindeki nimeti görmezlikten gelmemek için karşında böyle senden daha düşük, her yönden mal, mülk, makam, beden açısından gördün mü Allah’a şükür duygularını her zaman duyman, unutmaman gerektiği içindir.

Prof. Dr. Cevat Akşit Hoca Efendi
Süleymaniye Dersleri, Süleymaniye Camii

Hangi hastayı gördün, kötürüm veya kör veya çocuğu olmayanı gördün okudun veya arabası çalınanı gördün okudun, hangi musibetliyi gördün okudun, ölünceye kadar onun başına gelenin senin başına gelmeyeceğini Resulullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) söz veriyor. Hadis sahihtir, Tirmizi’de geçiyor. Bir (akciğer) kanserli yanında ona işittirmeden içinden bunu okursan yaşadığın müddetçe akciğer kanseri olmayacaksın.

Cübbeli Ahmet Hoca Efendi
Şifâ-i Şerif Sohbeti, 2010

belaya uğrayan kişi gördüğünde okunacak dua, belaya uğramış kişiyi görünce okunacak dua, belaya uğramış kimseyi görünce okunacak dua, belaya uğrayanı görünce okunacak dua arapça

Az Miktar Kanlı Çamaşır Namaza Engel Midir?

Az Miktar Kanlı Çamaşır İle Namaz Kılınır Mı?

Soru:

Bir kişinin üzerinde ufak bir kan lekesi olsa namaza engel olur mu?

Cevap:

Necâset, galîza ve hafîfe olarak iki türlüdür. Kan, necaset-î galîzadır. Muafiyet kapsamında olanı dirhem miktarı kadardır. Bu sıvı olan necasette avuç ayası kadar olması, katı olanda ise iki üç grama ulaşmasıdır. Bahse konu olan kan ise muafiyet kapsamında değerlendirilir. Namaza engel değildir. Ancak kişinin bilerek bu şekilde namaz kılması uygun değildir. Onu yıkasın, temizlesin, o şekilde namazını kılsın. Ama velev ki olsa da namazına engel olur mu, elcevap olmaz.

Fatih Kalender Hoca Efendi

Kaynak: 26 Ocak 2022 – Fatih Kalender Hocaefendi İle İlm-i Hâl
Youtube Resmi Kanal: Lâlegül Medya

Aşûre Günü Ne Oldu? Âşûrâ Günü Oruç Tutulur Mu? Aşûre Gününün Önemi

Aşûre Günü Ne Oldu? Âşûrâ  Günü Oruç Tutulur Mu? Aşûre Gününün Önemi

Âşûrâ Günü Oruç Tutulur Mu?
Ebu Katade anlatıyor: Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

… Arefe günü tutulan orucun bir sene önce ve bir sonraki günahlara kefaret olacağını Allah’tan ümit ediyorum. Aşure günü orucunun da bir sene önceki günahlara kefaret olacağını Allah’tan ümit ediyorum.¹

Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Medîne’ye geldiği zaman Yahudilerin Âşûre günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu. Cevap olarak şöyle dediler:

Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrailoğullarını Firavun’un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (Aleyhisselam) Allah’a şükür için bu günde oruç tutmuştur. Biz de tutarız.

dediler.

Bunun üzerine Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem):

Biz Musa’nın sünnetine sizden daha yakınız.

dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu.²

Ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber (Aleyhissalatu Vesselam), isteyenlerin Aşura orucu tutup, isteyenlerin tutmayabileceğini belirtmiştir³.

Hz. Aişe validemizden nakledilen şu hadiste, Allah Resûlü’nün Mekke döneminde de Aşûre orucu tuttuğu anlaşılır.

Cahiliye devrinde Kureyş, Âşûre gününde oruç tutardı. Hicretten önce Hz. Peygamber de aşûre orucu tutardı. Medine’ye hicret ettikten sonra bu oruca devam etti. Ashabına da tutmalarını emretti. Ertesi yıl, Ramazan orucu farz kılınınca, Aşûre günü orucunu bıraktı, isteyen bu orucu tuttu, dileyen de bıraktı.⁴

Ahmed b. Hanbe’in İbn Abbas’tan naklettiğine göre, Resulullah (Aleyhissalatu Vesselam) şöyle buyurdu:

Aşure günü orucunu tutun, fakat -Aşure gününden bir gün önce veya bir gün sonra da (9-10. veya 10-11. günü) oruç tutmak suretiyle- Yahudilere muhalefet edin.⁵

Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem):

Ramazan ayından sonra oruç için en faziletli ay Muharrem ayıdır.

diye buyurmuştur.⁶

Âşûrâ Günü İmkân Dâhilinde Gerçekleştirilebilecek Güzel Ameller:

  • Tevbe ve istiğfarda bulunmak
  • 5 vakit farz namaz dışında nâfile namaz kılmak
  • Oruç tutmak
  • Sıla-i rahim (akrabayı arayıp sormak)
  • Sadaka vermek
  • (Boy abdesti) Gusül (almak)
  • Sürme çekmek
  • Bir âlimi ziyâret etmek
  • Bir hastayı ziyaret etmek
  • Yetim başı sıvazlamak
  • Çoluk çocuğa bolluk yapmak
  • İhtiyaç sahiplerini yedirip içirmek
  • Tırnak kesmek
  • Bir Mü’mini iftar ettirmek
  • Bin kere İhlâs Sûresi okumak
  • Yolunu kaybetmiş bir kimseye yol gösterip yardımcı olmak
  • İnsani ilişkilerde daha özenli ve dikkatli olmak
  • Sinirine hâkim olmak
  • Mü’minlere eziyet veren şeyleri izâle konusunda daha çok çaba sarf etmek
  • En az on mü’minle selâmlaşmak ve güleryüzle musâfaha etmek
  • Küskün mü’minlerin arasını sulh etmek
  • Eğer var ise cenâzeye iştirâk etmek
  • Âhirete intikal etmiş yakınlarımıza ve bütün Mü’minlere duâ etmek
  • Hububatları cem eden (Âşûrâ çorbası gibi) bir ikrâmda bulunmak.⁷

Aşûre Günü Ne Oldu?

Bütün kardeşlerimizin 10 Muharrem Aşûre günü mübârek olsun.

10 Muharrem (Aşûre) günü, içerisinde büyük tecellîlerin yaşandığı bir gündür:

Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-ʼın tevbesi bu günde kabul edilmiştir. Demek ki bugün “tevbe-istiğfar” günüdür.

Hazret-i Nûh -aleyhisselâm-ʼın tufandan kurtulup, gemisinin selâmete erdiği gündür. Demek ki bugün Nûh -aleyhisselâm-ʼın 950 sene süren çilelerle dolu tebliğ hayatındaki “sabır ve sebât”ını tefekkür günüdür.

Hazret-i İbrahim -aleyhisselâm-ʼın Nemrut’un ateşine atılıp Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuyla kurtarıldığı gündür. Demek ki bugün Hakkʼa dostluk yolunda karşılaştığımız ilâhî imtihanlardaki hâlimizi muhâsebe etme günüdür.

Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-ʼın Firavun’un zulmünden, Hazret-i Yusuf -aleyhisselâm-’ın zindandan kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, büyük saâdetlerin, büyük çilelerden sonra geldiğini idrâk etme günüdür.

Hazret-i Eyyûb -aleyhisselâm-ʼın hastalık ve iptilâlardan kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, ilâhî imtihan tecellîleri karşısındaki “sabır, rızâ ve şükür” hâlimizi gözden geçirme günüdür.

Ayrıca bugün, İslâm tarihinin gördüğü en acı felâketlerden biri olan, Peygamber Efendimizʼin aziz torunu Hazret-i Hüseyin -radıyallâhu anh-ʼın hunharca katledildiği gündür. Diğer bir ifâdeyle İslâmʼın bağrına fitne hançerinin vurulduğu bir gündür.

O menfur cinayete, hangi mezhepten olursa olsun her müslümanın yüreği feryat hâlindedir.

Bu hususta ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliğini zedeleyecek tarzda kuru çekişmelere girmek, en başta o azîz şehidlerin mübârek rûhlarını incitecek hareketlerdir. Şunu da unutmamak gerekir ki o tarihte Müslümanlar arasında Şialık ve Sünnîlik gibi bir ayrılık yoktu. Dolayısıyla bugün; “Mü’minler ancak kardeştirler!..” (el-Hucurât, 10) hükmü etrafında, bir ve beraber olma günüdür…⁸

Kaynaklar:
1: Müslim, Sıyam, 196
2: Buhârî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarih, VI, 308, 309
3: Buhari, Savm, 69; Müslim, Sıyam, 113-126
4: Buhârî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarîh, VI, 307, 308
5: İbn Hacer, 4/245
6: Müslim, Sıyam, 202-203
7: Âşûrâ Gününün Duâları, Zikirleri ve Fazîletli Amelleri, İsmailağa, 1 Eylül 2014
8: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, Günün Mesajı, 08 Ağustos 2022 – osmannuritopbas.com/08-agustos-2022.html

Aşı Olmamak Kul Hakkına Girer Mi?

Aşı Olmamak Kul Hakkına Girer Mi?

Soru:

Covid aşısı olmamak kul hakkına girer mi?

Cevap:

Euzu billahi mineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillah Vessalatü Vesselamü ala Rasûlillah Sallâllâhu Te’âlâ Aleyhi ve Sellem ve ba’d.

Bu ve emsal konular hakkında fıkhi yorum yapabilmek, fıkhi anlmada bir analiz ortaya sunabilmemiz için öncelikli olarak bunun tam anlamıyla bir mahiyetiyle ehlinden bu konuda ehil olan liyakat sahibi olan kişilerden öğrenmemiz, bilmemiz gerekir.

Bahse konu olan mesele tıp alanına taalluk ediyor, tıpla irtibatlı olunan bir mesele. Dolayısıyla oradan gelecek olan bilgiler, fıkıhla iştigal eden hoca efendinin vereceği cevaplarla şekillenmesine sebebiyet verecektir.

Şimdi bir şeyin kul hakkı olabilmesi, her şeyden önce bir gayra yani yabancı birine, dışarıda olan birine bir zararı gerekli kılacak bir zararı o kişiye taşıyacak ve kişi de bunu bilinçli bir şekilde yapması durumudur.

Peki aşının mahiyeti nedir? Aşı insana ne sağlıyor? Bununla alakalı baktığımız zaman her ne kadar bazı tartışmalar olsa da bu konuda ehil olan kişiler açısından ama genelde şu noktada ittifak ediliyor ki; insan bu aşı vesilesiyle bağışıklık sistemi kuvvet kazanıyor, o virüse karşı bir alışkanlık kazanıyor. Dolayısıyla eğer bir yerden bir bulaş söz konusu olup da ona ulaşacak olsa bu virüs, onun vücudunu bünyesini zafiyete uğratamıyor, çünkü daha öncesinden tabiri caizse vücudu antrenmanlı olduğu için o mikropla savaşabilmeyi kabiliyeti kendisinde var olduğu için o kişiye zarar vermiyor. Aslında bu mantık bütün aşılar için geçerli olan bir mantık. Yani kişinin o virüse karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendirmesi.

Peki bulaşa engel oluyor mu? Yani senden bir başkasına bulaşmasına engel oluyor mu? Bu noktada farklı, çelişkili ifadelerin olduğunu görmekteyiz. Bir çoğunluk diyor ki, evet bünyeye bu virüs geldiği zaman aşılı olmak kişinin bağışıklığını kuvvetlendirdiği için virüsü imha ediyor, yok ediyor. Dolayısıyla bulaşa da bir şekilde engel olmuş oluyor. Bazıları diyor ki, yok vücut onunla başa çıkabiliyor ama bulaşa engel olmuyor, hatta ve hatta ondan geçecek olan virüs daha mukavemetli olabilir de. Çünkü neticede bir kavga içinden gelmiştir tabiri caizse. O yüzden bulaşla bir alakalı değil. Bu bir tarafı.

Diğer bir tarafı bu aşının evet günümüz açısından sanki tek yol gibi gösteriliyor. Yani başka bir alternatifi yok, toplumsal bir bağışıklık sistemini elde edebilmek adına. Ama bunun zararının olmayacağı, ileride ne gibi bir zarar getireceği noktasında kimsenin bir teminat verme durumu da olmuyor.

Bütün bunları üst üstte koyduğumuz zaman, tabii olsun veya olmasın, yani bu konuda ne dersek hep taklidi yönüyle söyleyeceğiz. Tahkiki söyleyecek bir durumumuz yok, çünkü bu konuda gerçekten tahkik ehli değiliz. Hangi kesimi dinlersek o kesimin anlatımından tesirlenerek ona göre hareket edeceğiz.

Ama şu bir müsellem ki, bu bulaşa engel olma noktası söz konusu değilse, yani bununla böyle bir şey temin edilemiyorsa, bu konuda işte aşı olmayan bir kimse kul hakkına girdi demek doğru bir ifade değildir. Bunu söylemek hakikaten cüretkârlığı gerekli kılan bir fetva olur kul hakkı meselesi.

Ama şunu söyleyebiliriz; bir insan bu mikrobu kapmışsa, kendisinde böyle bir virüs varsa, bu insan kendisini toplumdan tecrit etmeyip de, kendini karantinaya almayıp da insanların yanına çıkarsa elbette bu kul hakkı olur. Çünkü ondan başkaları zarar görecektir. Veya bahse konu olan sosyal mesafe gibi, maske gibi veyahut da bazı hijyen kurallarına dikkat etmek gibi, bunlarda laubali davranıp da insanlara bulaştırma ihtimali varsa burada da hakeza kul hakkı söz konusu olacaktır.

Ama aşı için bunu söylemek hakikaten doğru bir şey değildir. Bu biraz da kişilerin kendi iradesine bırakılmalı, yani icbar edilmemeli(zorla yaptırılmamalı). Çünkü sonu hakikaten ne olduğu tam kestirilemeyen, çünkü birçok şeyler hakkında konuşulan bir mesele olduğu için, herkes kendince birilerini dinleyerek, birilerinin tahkikini irdeleyerek bir sonuca varmak istediğinden dolayı bu konuda işte İslam fıkhını da ön plana çıkartarak, insanların dini duyarlılığını da ön plana çıkartarak bu kul hakkıdır şudur veya budur şeklindeki ifadeler elbette hem ahlaki de değildir hem de fıkhi olarak da bir dayanağı söz konusu değildir.

Fatih Kalender Hoca Efendi

Kaynak: Aşı Olmamak Kul Hakkına Girer mi? – Fatih Kalender Hoca Efendi (8 Ekim 2021)
Youtube Resmi Kanal: İsmailağa NET

COVID-19 aşısı olmamak kul hakkına girer mi, covid aşısı olmama vebali var mıdır, aşı olmamak kul hakkı mıdır

Arefe Ve Kurban Bayramı’nda Farz Namaz Sonrası Teşrik Tekbirleri

Arefe ve Kurban Bayramı Teşrik Tekbirleri

Arefe(Arafat) günü ve Kurban Bayramı farz namazlardan sonra teşrik tekbirleri getirilir.

اَللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ لاا اِلهَ اِلاَّ اللّه وَاللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ وَلِلّهِ الْحَمْدُ
Okunuşu: Allahü Ekber Allâhü Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhi`l-Hamd
Anlamı: Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur, Allah her şeyden yücedir. Allah her şeyden yücedir, hamd sadece O’na mahsustur.

Hz. Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Kurban Bayramı’nın Arefe(Arafat) Günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiği söylenir.¹

Bu itibarla Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre Arefe(Arafat) günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farz namazın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirse teşrik tekbirleri getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez.²

Örneğin Kurban Bayramı 2.günü sabah namazı kazaya kalmışsa ve aynı gün kaza edilirse teşrik tekbiri getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmesi hâlinde ise tekbir getirilmez.

Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir.³

Teşrik Tekbirleri Ne Zaman Başlar Ne Söylenir?
Tekbirler Arefe(Arafat) günü sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit namazın farzları peşinden söylemek gerekir.

Teşrik tekbirleri, bu günler için meşru kılınmış bir ibadettir.

23 vakit farz namazını müteâkip birer defa söylenir.

Başlangıç Zamanı: Kurban Bayramı’ndan bir gün önce Arefe(Arafat) günü Sabah farz namazı selam verdikten sonra söylenir. Öğle farz namazı sonrası, ikindi farz namazı sonrası, akşam farz namazı sonrası, yatsı farz namazı sonrası şeklinde devam eder.

Teşrik tekbirleri unutulursa hatırlandığında hemen kaza edilmelidir.

Bitiş Zamanı: Kurban Bayramı’nın 4. günü ikindi namazı farzı kılındıktan sonra söylenir.

Arefe(Arafat) günü Sabah namazının ardından başlayıp, Kurban Bayramı’nın 4. günü ikindi namazı(dahil) sonrasına kadar 23 vakit farz namazını müteâkip birer defa:

اَللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ لاا اِلهَ اِلاَّ اللّه وَاللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ وَلِلّهِ الْحَمْدُ
(Allahü Ekber Allâhü Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhi`l-Hamd)

şeklinde tekbir alınır. Bu tekbirlere teşrik tekbirleri denir.

Kaynaklar:
1) Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 3/438-440 [6273] Dârekutnî, es-Sünen, 2/390-391 [1735]
2) Serahsî, el-Mebsût, 2/43-44; İbnü’l-Hümâm, Fethü’l-kadîr, 2/80-82
3) Mâverdî, el-Hâvî, 1/484

Ankebût Sûresi 1-69 Ayet Tefsiri – İhsan Şenocak

Kur'an-ı Kerim Ankebût Sûresi Tefsiri İhsan Şenocak

Ankebût Sûresi 1-69 Ayet Muhtasar Tefsiri – İhsan Şenocak

Muhterem kardeşlerim, Ankebût Sûresi’ndeyiz. Ankebût Sûresi nerede nazil olmuştu, bununla ilgili farklı rivayetler var. Mekke-i Mükerreme’de nazil oldu görüşü var. İkinci görüş, tamamı Medine’de nazil oldu. Üçüncü mütalaa ise on ayet Mekke-i Mükerreme’de, geri kalan Medine’de (veya) on ayet Medine’de geri kalan Mekke’de nazil oldu diye bu şekilde de bir mütalaa var. Üç ayrı görüş var nerede nazil olduğu ile alakalı.

Sûre, Müslümanların başına gelen sıkıntılar, belalar, musibetler, onlara nasıl tahammül edecekler, onu anlatıyor. Allah Teâlâ, önceki ümmetlerden bahsedecek. Hz. Nuh Aleyhisselam’dan, Hz. İbrahim Aleyhisselam’dan, Salih Aleyhisselam’ın kavminden, Hud Aleyhisselam’ın kavminden. Fakat kardeşlerim, Kur’an-ı Kerim’e derin bir nazarla baktığımız zaman, kıssaların her sûrede eğer bir tekrarı varsa mutlaka arkasında bir hikmet var. Mesela burada şunu görüyoruz; Allah Teâlâ, enbiyanın hayatını hangi yönüyle anlatıyor, onlara yapılan işkenceler, ümmetlerine yapılan baskılar o cihetle anlatıyor.

Dr. İhsan Şenocak Hoca Efendi

Ankebût Sûresi 1-58 Ayet Muhtasar Tefsiri

__

Ankebût Sûresi 59-93 Ayet Muhtasar Tefsiri

__

Ankebût Sûresi 59-93 Ayet Muhtasar Tefsiri

__

Kaynak:
Kur’an-ı Kerim’in Gölgesinde Ramazan-ı Şerif – İhsan ŞENOCAK (27) (28 Nisan 2022)
Kur’an-ı Kerim’in Gölgesinde Ramazan-ı Şerif – İhsan ŞENOCAK (28) (29 Nisan 2022)
Kur’an-ı Kerim’in Gölgesinde Ramazan-ı Şerif – İhsan ŞENOCAK (29) (30 Nisan 2022)
Youtube Resmi Kanal: İhsan Şenocak